18.02.2017

ısınma turu...

Kaç kez oturdum şu pc başına da , derleyip toparlayamadım o minnak beynimin içinde dolaşanları.Ekran bana baktı, ben göz göze gelmekten  hicap ettiğimden   kaçırdım gözlerimi.
Bu arada yazmayalı aylar olmuş.Geri dönmek  öyle sandığınız kadar kolay olmuyor işte. Yaşadıkça yazılacaklar birikiyor ama kelimelere dökmek zorlaşıyor. Neyse ki sevgili Emine  mimledi de yazmak için bahanem oldu. İnstagramdan takip  ediyorum paylaşımlarını , yüzümü güldürüyor bu kız benim.
Mimin  , daha doğrusu akımın konusu " reklamlardaki gibi olmayan şeyler"... Tabi hanım kızımız belgelerle gelin bana dediği için, bu konuyu ilerleyen günlere bırakıyorum :) Konu aklımda  ama fotoğraf yok.
Ben iyisi mi Deeptone 'nun mimini cevaplayayım.

1-Sihirli bir değneğin olsa hayatında hangi anı değiştirmek isterdin?
Kırar atardım. Cidden. 
Belki böyle bir soruyu cevaplamak için yanlış bir ruh hali içindeyim.Belki de en doğru zaman, bilmiyorum. Elimde en azından  bildiğim bir hayat var. İyi, kötü, güzel çirkin, doğru ,yanlış her anına vakıf olduğum bir hayat. Bir "an"ını  değiştirirsem  neyle karşılaşacağımı  bilmiyorum ki. Ya değiştirdiğimden daha kötü olursa  ?  Hem bu hayat benim eserim ya. Her anında "ben" varım. Benim acılarım, benim pişmanlıklarım, benim mutluluklarım  var. Hepsinde benden izler var. Onlara nasıl kıyarım . Bir bilinmezle nasıl değiştiririm. Yama gibi durmaz mı ? 

2- Küçükken ,büyüyünce ne olmak isterdin? Şu an mesleğin ne ?
Öğretmenlik hayalimdi.  Edebiyat ya da matematik. Her iki alanı seviyorum. Edebiyat belki biraz ağır basıyor olabilir.  Bir ara doktorluk da araya girdi ama, ben eşit ağırlıktan yana kullandım şansımı. Hukuk okudum.

3- Burçlara inanır mısın? Burcunun özelliklerini taşıyor musun ?
Burçlara inanırım.Ama  gazetelerdeki günlük burçları okumam, inanmam da. İkizlerim. Yükselenim yengeç. Burcumun özelliklerini taşıyorum  sanırım. En azından büyük bölümünü. (Yazdım sildim burada taşıdığım özellikleri. Malum en güzel iki burcu  taşıyan bünye elbette mükemmel insan tipi olacak :) ) Aşırının aşırısı duygusallığım yengeç burcundan . Genelde kindarlık olarak değerlendirilse de , ki ben asla kabul etmiyorum, çok kırıldığımda tamirim mümkün olmuyor. Daha bugün   düşündüğüm için bu ayrıntıyı şeeyettim.
Ben "hep sonradan sonradan" dahil olduğum için bu etkinliklere ve uzun süredir okuyamadığım için blogları, tekrar olmasın diye  isteyen yapsın diyorum  Deep gibi :) 
Kalın sağlıcakla ...


29.11.2016

NE DERSİN SEVGİLİ?



İyileşir miyiz sevgili ? 
yaralarımız bu kadar tazeyken,
kabuk tutması imkansızken,
iyileşir miyiz ?
bahar bahçe olur mu gönül evimiz ?
ne olur söyle ! 
" biz de  çiçek devşiririz,
gün olur, gök kuşağının altından geçeriz"
...
söyle sevgili,
biz de iyileşir miyiz ?
tadına varır mıyız bölüştüğümüz  bir dilim ekmeğin?
aynı tasa kaşık sallarken,
içimiz huzurla dolar mı ?
sevgili,
sevgilim,
sen hiç susma
isterse kan damlasın sözlerinden
yeter ki arın, arınalım öfkeden
...
biz iyileşir miyiz sevgili?
rüzgar bırakır mı savurmayı,
merhem olacak o sözü  biz de bulur muyuz ?
zamanı en güvende olduğumuz an'da durdurur muyuz 
söyle sevgili,
kabus görmekten  korkmadan uyur muyuz
ölmeden cennete kavuşur muyuz ?
biz de iyileşir miyiz dersin sevgili
güne hüzün mayalayarak  başlamaktan vazgeçer miyiz ?
mutluluktan şımarmış çocuk sevimliliği oturur mu çehremize?
küheylanlar gibi çatlarcasına koşar mıyız özgürce,
kırar mıyız  ruhumuzun zincirlerini, 
yalanlarla avunmaktan kurtulur muyuz ?
gönül kafesimizde  kuşlar cıvıldar mı ?
nasır tutmuş yüreğimiz yumuşar mı ?
gökten yağmur  yerine sevgi yağsa, bu ıssız yüreğimiz doyar mı ?
sevgili... biz de iyileşir miyiz ? 
ne dersin ? 


10.11.2016

MİM / 1

Hepinize teessüflerimi sunarak başlıyorum  yazıma.İnsan nerede bu telve der,merak eder, arar,sorar. Tabi alıştınız ara ara ortadan kaybolmalarıma. Ölsem kalsam ruhunuz duymayacak..
Neyse ki gezip  tozduğum için  sitem etmeye hakkım yok. İstanbul' da 10 gün kaldıktan sonra azıcık nefes almak için İzmir'e uğradım. Sonra Antep mi Hatay mı  derken, önce Hatay sonra Antep dedim. Öyle çok sevdim ki Hatay'ı, acaba burada mı kalsam diye düşündüm bir ara. Hayatımın en güzel ve en keyifli gezilerinden biriydi. Belki bir ara yazarım  uzun uzun. İnstagramda  takip edenler az biraz gördüler çektiğim fotoğrafları ama, fazla açıklama yapmadım tabi ki.
Sınavlar yaklaştı. Biraz ders çalışmam lazım . Nasıl da hızlı geçiyor zaman. 4.sınıf  bitecek bu sene ve mezun olacağım. İnanılır gibi değil. Kusura bakma Levent, ben hızımı alamadım, felsefeye  geçiş yapacağım. Ama kesinlikle Auzefle devam etmeyeceğim...
.....
Sevgili Narda mimlemiş beni.En sevdiğim 15 kitabı yazacakmışım. Hangilerini severdim acep demeden, aklıma gelenleri yazacağım. Ben sevmediklerimi yarıda bırakıyorum zaten:)

1. Çalıkuşu                                      / Reşat Nuri Güntekin
2  İle                                                 / Oruç Aruoba
3. Oblomov                                      / İvan Gonçarov
4. Bir Gün Tek Başına                     / Vedat Türkali
5. Beyaz Kale                                   / Orhan Pamuk
6. Kürk Mantolu Madonna               /  Sabahattin Ali
7. Martı                                             / Richard Bach
8. Bir Kadının Yaşamından 24 Saat / Stefan Zweig
9. Sevgili Arsız Ölüm                       /  Latife Tekin
10. İki Yeşil Su Samuru                   / Buket Uzuner
11.Cengiz Aytmatov                         / Cemile
12.İsyan GünlerindeAşk                  / Ahmet Altan
13.Kılıç Yarası Gibi                         / Ahmet Altan
14. Başkaldıran Ruhlar                    / HalilCibran
15. 1984 - Hayvan Çiftliği               / George Orwell
16.Ölü Ozanlar Derneği                  / Kleinbaum

2 tanesi de benden hediye olsun. Aklıma geldi, yazmadan geçemedim. Muhakkak  sonradan aklıma başka kitaplar gelecek,şunu da yazsaydım diyeceğim...
Filmleri de en kısa zamanda yazmayı umut ediyorum.
Kimleri mimlediğime gelince, gerçekten merak ettiklerim var. Ne okurlar, nelerden etkilenirler...

oku bakayım
Kafkaya mektuplar 
Nalanca
Değmesin Yağlı Boya
Didemika

Şimdilik bu kadar.... Sonradan ekleme yapma hakkımı saklı tutuyorum :)

27.10.2016

YALNIZIM...YALNIZIM....

Kılavuzum ol !!
hey, yolunu kaybetmiş
ya da hiç bulamamış,
belki de yolundan çıkmış yolcu
Kılavuzum ol !!
ne gittiğin yer önemli,
ne de gitmek istediğin..
bir  nefestir istediğim
kendimizce  bir yol tutar gideriz
nasılsa menzil belli
bir adım   ötede bekler ölüm meleği.

Bizi ne  acılar saklar
ne de ipten alır pişmanlıklar
"ferman  vicdanımızındır"
O, hele bi' önce kendisini aklasın
cesareti varsa karşımıza çıksın
nasıl sustuğunu,
göz yumduğunu,
ve de çanak tuttuğunu
bir bir anlatsın

Kılavuzum ol !!
yol uzun
tek başıma kayboluyorum
ne vakit niyetlensem,
yolumu bulamıyorum...

Kılavuzum ol !!
kimseye  borcum yok, çocukluğumdan başka,
onu da ödemeye gücüm yetmez biliyorum
şimdi akşam olsa,karanlık çökse
diken diken olur tüylerim
bilirim ki,  başıma üşüşmekte
unutmak isteyip de, her gün  yinelenen ezberlerim..

Vazgeçtim yoldan, yola çıkmaktan,
Gücüm yok, hepsini o son  adıma sakladım.
arkanı dönüp gidersen anlarım
ne de olsa kabullendim ve alıştım
yalnızım...
yalnızım...


26.10.2016

HER YAŞIN AYRI BİR GÜZELLİĞİ VARDI DEĞİL Mİ ?

Ben metroya doğru gidiyordum, O yenice inmiş, bana doğru geliyordu. Sanırım  15 saniye kadar  gördüm, yanımdan geçip gitti. Kendime hakim olamadım ve geriye dönüp baktım bir süre daha...
Her iddiasına varım ki  80 yaşından  aşağı değildi. Vişne çürüğü , dizlerinden az aşağıda elbisesi, üzerinde krem rengi hırkası, aynı renk beresi... Beresinden 3-4 parmak taşan  kemik beyazı lüle lüle saçları.. Elinde bastonu.. Ayağında üzeri tamamiyle simle kaplı ayakkabısı...
O kadar tatlı, o kadar dingin  ve yaşına göre  o kadar sağlıklı görünüyordu ki...
Etkilenmemek mümkün değildi...

6.10.2016

HER ŞERDE BİR HAYIR VARDIR DERLER.... PEKİ YA BAŞKALARI İÇİN HALA ŞERSE ?

2011 Yılında avukatlıktan hakimliğe geçiş sınavına girmek için başvurmuştum. Önümde bir aydan kısa bir süre vardı. Gerekli belgeleri hazırlamak ve ders materyallerini temin etmek de bu süreye dahil. 24 saatlik günün en az 18-20 saati çalıştım. Çok fazla anlam yüklemiştim bu sınava. Artık kazanınca boyum mu uzayacaktı, başım göğe mi erecekti bilemiyorum :) Büyük şehirde yaşıyordum ama çalıkuşu misali, Anadolu'nun ücra bir ilçesinde görev yapacak olma ihtimali bile sevimli geliyordu.  Sınav günü geldi çattı. Gayet rahat ve kendimden emin   başladım . Matemetiğim iyiydi ama 2 soru harici diğerlerini yapamadım. Cevabından emin olduğum  bir kaç soruya yanlış cevap verdim.  Sınav sonrasında  sürenin  yetmediğinden şikayet edenler epey çoktu, oysa ben 25 dakika önce bitirmiştim. Soruları   tartışırken bir çok soruya verdiğim cevabı geçtim, sorunun kendisini hatırlamıyordum. Mülakata girmek için 70 almak gerekiyordu, 63,5 alarak kalmıştım. Aman bi üzüldüm bi üzüldüm, anlatamam. Üşenmesem depresyona girecektim..O derece düşünün. 
Kimilerine göre darbe,kimilerine göre kalkışma  bana göre vicdansızlık, ötekine göre vatana ihanet.... adı her ne ise .. İşte malum kara geceden sonra , 2011 yılında sınavı kazanıp hakim / savcı olanların hepsi görevden uzaklaştırıldı, gözaltına alındı,tutuklananlar, görevden ihraç edilenler.... Hatta mülakatı geçemediği için hakim / savcı olamamış bir avukatı, sırf o sınavda yüksek puan aldığı için, soru çaldığı gerekçesiyle gözaltına aldıklarını ikinci ağızdan duydum. 
.....
Bilenleriniz vardır mutlaka, Bornova'da oturuyorum. Ege üniversitesi, Yaşar üniversitesi sayesinde öğrencilerin çoğunlukta olduğu bir yer. Dolayısıyla öğrenci yurtları da oldukça bol. Yurtlardan birinin müdürü anlatmış arkadaşıma. 35 yaşlarında bir bayan temizlik işçisi olmak için başvurmuş. Görüşme neticesinde  işe alınmış, sigortası için gerekli belgeler / bilgiler gönderilmiş..  SSK'dan  " kurumda çalışmaz" minvalinde yazı gelmiş.  Merak edip, kadını çağırmış ve sormuş müdür . Cevap " ben hakimdim. Ancak görevime son verildi. Eşim tutuklu. Çocuklarımın nafakasını kazanmak için bu işe başvurmuştum "  bir hakimin temizlik işçiliğine  düşmesi ne kadar acı demiyeceğim.  Bana göre işin iyisi kötüsü yoktur.  Kazancın haramı helali vardır.  Elbette  psikolojik olarak zor gelmiştir, bilemem. Ama alnının teriyle  para kazanmak isteyen, zor durumda kalan bir kadının tüm çıkış yollarını kapatmak ne derece hakkaniyete uygun , tartışılır. Sadece  bir sınavda yüksek puan almış olmak , " darbeci"  veya " terör örgütü üyesi" damgası  yemek için yeterli midir ? 
Kötü şeyler oluyor....
Kurusu da yaşı da yanıyor.... Dua edelim o yangın  bir an önce sönsün... Masumların başı yanmasın...


29.09.2016

YİNE BİR MİM, YENİ BİR MİM...

Calimero yememiş içmemiş,yapanlardan benim neyim eksik deyip kendince bir mim yapmış. Önce mimi cevaplayıp, sonra  nerelerde bu telve !  diye soran varsa merakını  gidereyim dedim.

1- Hayal kurmaktan hoşlandığınız bir yer ya da zaman dilimi var mı?
Önce hayal ne demekmiş diye TDK 'ya baktım ki, sapla samanı, at iziyle it izini birbirine karıştırmayayım :) Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya diye açıklamış . Bu durumda ben her an, her yerde hayal kurabiliyorum. Dilim falan yok yani. Misal geçen hafta kalabalık bir caddede yürüyorum. Öyle böyle değil, iğne atsan  yere düşmeyecek . Önümde küçücük bir kız çocuğu ,tahminen  4 yaşlarında. benden bir iki adım önde yürüyen  bayanlardan birine ait zannetmiş, çok dikkatsizler diye de hayıflanmıştım. Ama onlar yan sokağa sapıp giderken, çocuk koşarak daha da öndeki bir çifte yaklaştı. Adımlarımı hızlandırdım. Çiftin yanına gelince, bu çocuk sizin mi dedim, evet dediler. Lütfen elinden tutun, çok kalabalık burası , geride kalıyor. Biri kolundan tutup götürse ruhunuz duymayacak dedim. Hay demez olaydım. Annesi " nerede bizde o şans "diye cevap verdi. İşte o an hayal gücüm devreye girdi.Kadının saçlarından tutup...... neyse, şiddete karşıyım ben. Hayal deyince insanın aklına her zaman pembe panjurlu, küçümencik bahçeli bir ev gelmiyor demek ki...

2-En çok nelerin hayalini kurarsınız? 
Güzel, yaşanılası, imrenilesi bir ülke haline gelişimizin hayalini kurarım. İlkokula başlayan çocukların Japonya'da olduğu gibi en az ilk bir sene hiç ders yapmadıkları, sadece onurlu, çalışkan, dürüst, sorumluluk kazanabilecekleri, insani değerlerin yüklemesinin yapıldığı bir eğitim sistemimiz olsa mesela. Ezbercilikten uzak, yeteneklerin ortaya çıktığı ve bu doğrultuda meslek seçimlerinin yapıldığı,  "three idiots" filminde verilmek istenen  bir eğitim.. Sonra insanlar severek,keyif alarak yapsalar işlerini. Maaşlar ( emekli maaşları da dahil ) insanca yaşamak için yeterli düzeyde olsa... Adam kayırma, rüşvet verme, onu bunu zengin etme gibi terimler lügatimizde hiç olmasa.. Devletin tesisleri olsa ve  herkes senede  en az bir hafta bu tesislerde bedava kalsa, dinlense, terapi görse... işte bunun gibi şeyler. 
Kendi adıma tüm hayallerim yeni yerler görmek ve bol bol fotoğraf çekmekten ibaret. Bu konuda kararlıyım. Bakalım ne kadarı gerçekleşecek, zamanla göreceğiz. 

3-Şimdiye kadar çok hayalinizi gerçekleştirdiniz mi ? 
İyi de ben düşünür ve akabinde uygulamaya geçerim hemen. Sanırım  olur mu olmaz mı diye iyi tartıyorum. Olmayacak işlerin peşine düşmüyorum pek. Hımmm bu cümleler hoşuma gitmedi , ama silmiyeceğim.  Soruyu tekrar okudum, müzik aleti çalmak isterdim,  istek ve hayal olarak kalacak . Bir de  2. soruda verdiğim cevapta olduğu gibi gezmek ve  fotoğraf çekmekten başka hayalim yok sanırım. Öyle dişe dokunur, peşine düşülür hayal kurmuyor muyum ne ? Bu durumda ne evet ne de hayır diyorum.  Önce bir hayli hayal kurup, sonra  gerçekleştirme  oranını yazayım ben. Siz bir kaç yıl sonra bu yazıyı tekrar okuyun, bakalım güncelleme yapılmış mı :)))

4- Henüz gerçekleşmemiş ama illa da gerçekleşecek dediğiniz hayaliniz var mı ? Anlatabilir misiniz?
Balık kavağa çıkacak mı bilmem  ama milletçe feraha , huzura kavuşacağız. 

Güzel bir mim  olmuş Calimero.Teşekkür ederim .Daha keyifli cevaplar vermek isterdim ama bu aralar  acı gerçekler yüzüme yüzüme vuruyor :)
"adım telve,  beğensen de beğenmesen de cevaplarım böyle ..." 
Geç cevapladığım için, mimlenmeyen kalmamıştır  diye düşünüyorum. Her ihtimale karşı bir önceki yazımda yorum yapanları mimliyorum :)) 
Kolay gelsin hepinize.