hastalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hastalık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12.05.2016

BİLİYORUZ DA....

"Aşina olan bilinmez"  demiş Hegel... Bugünlerde çok kullanıyor, her yere yazıyorum bu sözü. Gönül isterdi ki, bu kadar gerek kalmasın   tekrarlamaya. Hayat işte... Ne zaman ne olacağını kestiremiyoruz. Başımıza ne geleceğini... Dudağımızın ucuyla " vah vah" dediğimiz, dilimizden gönlümüze pek de inmeyen üzüntülerin, üzülmüş görünmelerin mesebbibi olan olaylara maruz kalacağımızı kestiremiyoruz. Ne aldığımız nefesin, ne sahibi olduğumuz sıhhatin kıymetini bilemiyoruz. Nankörlük değil  bunun açıklaması. İnsan elindekinin kıymetini bilmiyor da, ne yoksa onu istiyor şeklinde de açıklayamıyorum.  Bana göre, şükürsüzlük değil hayır. Aşinalık !!
Ölümle,savaşla, terörle, hastalıkla, yoklukla... o kadar iç içe yaşıyoruz ki.. O kadar aşinayız ki. Öylesine bildiğimiz şeyler ki.. Hissedemiyoruz ruhumuzda, vicdanımızda... Gözümüzün önünde  ama bizden çok uzak gibi ..
Bir anneye sormuşlar. Hangi çocuğunu daha çok seviyorsun diye.Kadın cevap vermiş; 
Küçüğünü büyüyene kadar,
Hasta olanı iyileşene kadar,
Gurbette olanı  eve dönene kadar....
Yani, insanın öncelikleri zamanla değişebiliyor.  Tıpkı bu anne gibi. Hangisi daha  korunmasız,  daha muhtaç,  daha uzaktaysa  O yavrusunu seven anne gibiyiz  biz de... Hangisi elimizde yok, hangisine daha çok ihtiyacımız var, neyin yokluğunu çekiyoruz , o daha önemli oluyor bizim için. Elimizdeki önemini yitiriyor.  Oysa hepsi elzem, hepsine muhtacız...
Belki de bu yüzden , ne büyük zenginliklere sahip olduğumuzun farkında değiliz. Ta ki elimizden gidene kadar. Duymamız, bilmemiz, görmemiz yetmiyor . Yaşamadan  bilemiyoruz, anlayamıyoruz, önemini idrak edemiyoruz. 
Yaşlılık ya da hastalık. Sadece çevremizdekilere özgü bir  son değil . Biliyoruz ki, mutlaka bizim de yolumuz düşecek, biz de o yollardan geçeceğiz. Ölüm bizim de kapımızı çalacak, çalana kadar ruhumuzda hissetmeyeceğiz. En azından çoğumuz. 
Tasavvufta  üç mertebe vardır. 
İlmel yakin
Aynel yakin
Hakkel yakin...
Yaratılmış ne kadar canlı varsa, elbette  belirli bir ömrü var. Hiç bir şey sonsuza dek kalıcı değil. Bunu biliyor olmamız ilmel yakin. Bir yakınımızın vefat ettiğini görmek aynel yakin.. Biz öldüğümüzde hakkel yakin  mertebesine ulaşmış oluyoruz. İş işten geçmiş olacak muhtemelen. O zaman  anlayacağız ne boş şeylerle uğraştığımızı, kendimizi boş şeyler için üzdüğümüzü, gereksiz yere hırs yaptığımızı son nefesimizi verirken idrak edeceğiz de düzeltmeye   fırsatımız olmayacak. Pişmanlık son nefeste uğrayacak ruhumuza, aklımıza, izanımıza.  Bunu biliyoruz.  Ama hissedemiyoruz. Yoksa niye didişelim ki birbirimizle, niye düşmanlık besleyelim ? Niye kötülük yapalım?..
Son zamanlarda  üzücü şeyler yaşıyoruz... 
Hiç durmadan şehit haberleri alıyoruz...
Sevdiklerimizi, yakınlarımızı kaybediyoruz...
Az önce bir arkadaşım, yavrusunun, canının, can paresinin hastanede olduğunu yazdı. Bilinci kapanmış.. Solunum sorunu varmış. 
Çok üzüldüm.
Yaşamadığım bir duygu. Allah da yaşatmasın. Evlad acısı ne demek bilmiyorum, Allah bildirmesin..
Bildiğim, annemi babamı kaybettim. Evlad acısı çok daha zordur sanırım.
İnşallah , kuzusu iyileşir arkadaşımın, kucağına alır  bir an önce..Sarılır sımsıkı..
Dün de  bir arkadaşımız annesini kaybetti. İşte bu kayıp, bildiğim bir acıydı.Zamanla içime daha çok koyan, ruhuma  yayılan, baş etmekte zorlandığım..
...
 Ahirete göçmüş anne babalarımıza, yakınlarımıza, sevdiklerimize rahmet diliyorum... Arkadaşımın  yavrusuna,  kimin hastası  varsa , hepsine acil şifalar diliyorum...
...
...