27.10.2017

AGORA




Hyptia ismini , arkadaşım " bu da benim kedim Hyptia "  dediğinde  duymuştum ilk kez. Dün akşam film ararken karşıma çıktı  "Agora" ve soluksuz izledim. Yönetmenin Diğerleri ve İçimdeki Deniz filmlerini de izlemiş, özellikle Diğerleri'ni çok ilginç bulmuştum.
Film, M.S. 4. yy da  yaşamış ünlü bir matematikçi, filozof ve astronom olan  güzeller güzeli Hyptia'nın hayatını , tam da Paganlık- Hristiyanlık - Yahudilik çatışmasının ortasında anlatıyor. Mekan ve kostüm oldukça  başarılı, izleyiciyi filmin içine çekiyor. 
Film  bittiğinde  düşündüğüm ilk şey, o zamandan bu zamana  hiçbir şeyin değişmediği oldu. İnsanlar hala düşünceleri, inançları ve yaşam tarzları nedeniyle yargılanıyor, cezalandırılıyor, acı çektiriliyor. İnsanlar kendi gibi düşünmeyenlere karşı hala hoşgörüsüzler.
Hyptia , onca baskıya rağmen, sormaktan, araştırmaktan vazgeçmeyen , hayatını bilime adamış, öğrencilerine dersler veren hem güzel, hem zeki bir kadın..
Yıllar önce çekilmiş olmasına rağmen nasıl olmuş da gözümden kaçmış bilmiyorum. Tarihi filmlerden hoşlananlara kesinlikle tavsiye ederim.


23.10.2017

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Sanırım , Türkçeye yeni bir kavram kazandırmanın vakti geldi. Aslında ön ek de diyebiliriz. Yani uygun gördüğünüz kelimenin önüne koyabilirsiniz. 
"sürdürülebir"....
Yani, 
sürdürülebilir çevre
sürdürülebilir kalkınma
sürdürülebilir tarım
sürdürülebilir enerji....
Örnekleri çoğaltabiliriz ama gerek yok bence karmaşaya. 
Bu kavram dünyada yeni kullanılmaya başlanmış. 30 yıllık bir geçmişi var. Dünyada kullanılıyor da, Türkiye'de  bilen yok . En azından son günlerdeki gelişmeler bihaber olduğumuzu gösteriyor.
"Sürdürülebilirlik" ; ihtiyaçların, kaynakları doğru kullanarak, sonraki nesillerin de yararlanmasını tehlikeye atmadan giderilmesi. Yani  benim anladığım bu. Mirasyedi gibi doğayı talan etmeden, zarar vermeden, devamlılığı ve verimliliği göz önünde bulundurarak yaşamı idame ettirmektir sürdürülebilirlik. Gelecek kuşakların hakkından çalmadan, onlara insanla barışık, dengeli bir doğa bırakabilmektir.
Bu da atılan her adımda uzun vadeli düşünmeyi, ciddi araştırma yapmayı, işbirliğini gerektirir. Kısa vadede kazanç gibi görünen  projelerin uzun vadede neleri kaybettirebileceğinin hesap edilmesini gerekli kılar. 
İşin özü, doğanın, doğal güzelliklerin, toprağın veriminin, binlerce yıllık tarihi ve arkeolojik kültürün/ mirasın, suyun, havanın  sahibi değil, emanetçisiyiz .Kestiğimiz her ağaç,  yaktığımız ve sonradan üzerine bina diktiğimiz her orman iklim değişimlerine sebep oluyor. Deniz kıyılarına diktiğimiz her bina , tarım yapılan araziyi etkiliyor. Kullandığımız enerji kaynakları ( kömür vs.) havamızı kirletiyor. İnsan, elinin değdiği yeri mahvediyor ne yazık ki... Oysa, insan gibi yaşamak  ve bizden sonraki kuşakların  hayatını riske atmamak için bilinçlenmemiz ve  düzenlemeler yapmamız şart. 
Mesela, kıyıda, su ile toprağın buluştuğu çizgiden 100 metre (karaya doğru) geride bina yapabilirsiniz.  Geçenlerde bir konuda araştırma yaparken, bu mesafenin 10 metre olması yönünde çalışmalar  yapıldığına  rastlamıştım. Neyse kabul edilmemiş . 
Meclis bahçesindeki koruma altına alınmış olan caminin koruması kaldırılmış !!! Yani yıkılacak. İyi de, yapılan işlemin kanuna uygun olması, doğru olduğunu göstermez ki...Anıların, kültürel değerlerin, olaylara sahne olmuş mekanların, alanların ..... hepsinin gelecek kuşaklara aktarılması şart. Onlara karşı borcumuz bu bizim...
Hem tarım, hem hayvancılıkla uğraşan  dünyadaki ender ülkelerden biriyken,  geldiğimiz noktaya bir bakın...Buğdayımızı, etimizi dışarıdan ithal eder olduk. Bırakın sonraki kuşakları, kendi karnımızı doyuramıyoruz...
Ormanlık alanda, ağaçları keserek  , o sevimsiz binaları dikmeyi marifet sayıyoruz..Hem görüntü kirliliği, hem tabiatın katledilmesidir bu. 
İklim ve coğrafi açıdan  o kadar güzel memlekette yaşıyoruz ki... Toprağımız öylesine verimli ki...Eğer böyle devam edersek, sürdürülebilirliği her alanda devreye sokmazsak, bilinçlenmezsek,  rant peşinde koşmaktan vazgeçmezsek, çocuklarımıza  bırakacağımız tek miras, toprağı çorak, havası ve suyu kirli, ot bitmeyen, kuş ötmeyen bir vatan olacak.... 
Sevgiyle kalın....



11.10.2017

...

Bürokrasi nasıl işliyor bilmiyorum.Çok bilgim yok ama merak da etmiyor değilim. Yani yukarıdakiler, tepedekiler, yönetenler bunca sorunla nasıl boğuşuyorlar? Gün geçtikçe artan , bir şekilde üstü örtülen, daha doğrusu örtülmeye çalışılan şiddet , tecavüz, işsizlik, çocuk kaçırma vs.  karşısında kimler nasıl bir çalışma yapıyor?  Mecliste verilen önergelere kimler "ne gerek var görüşmemize" diyerek itiraz ediyor, hangi akılla, hangi gerekçeyle bu itiraz? Sınav sistemi, eğitim sistemimiz, sağlık konusundaki aksaklıklar, binlerce üniversite mezunu gencin gelecek endişesi konusunda kimler konunun ehli olanlardan bir rapor hazırlamasını istiyor? yani var mı böyle birileri?
Bir kafede bize servis yapanın psikoloji mezunu olduğunu öğrendiğimde içim cız etti. Yetmedi , şu kız da elektrik mühendisi dediler.  Bu gençler ne diye kendi iş alanlarında çalışamıyor? 
Yukarıdakiler ne yapıyor bilmiyorum..
Yönetilenler Hale Soygazi yalan mı söylüyor, yoksa şöhret peşinde koşan birinin kurbanı mı merak ediyor. Haaa bir de Gülben Ergen meselesi var .Şu konular aydınlatılsa da  rahat bir nefes alsak !!!
Neyse, yine de ümitvar olmak lazım değil mi?

5.10.2017

SINAVSIZ İKİNCİ ÜNİVERSİTE KAYITLARINDA YARIN SON GÜN....

Bu sadece bir hatırlatma yazısı.. Üniversite mezunları için sınavsız ikinci bir bölüm okuma imkanı yarın sona eriyor. Hatırlatmakta biraz geç kaldığımın farkındayım ama düşünenler için hala vakit var...
Netten ayrıntılı bilgi edinebilirsiniz. İkinci üniversiteye ilk kez başvuracak olanlardan, yine oturduğunuz yerden  edinebileceğiniz belgeler isteniyor ( mesela transkript, ben direkt öğrenci  işlerini arayıp, mailime göndermelerini istemiştim, sağ olsunlar anında bulup mail atmışlardı) 
Sosyoloji (ki benim favori bölümüm, herkese gözüm kapalı tavsiye ediyorum) felsefe,işletme, tarih, coğrafya, Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri 4 yıllık...Ayrıca iki yıllık bölümleri de var. Auzef yani İstanbul Ünv., AÖF ve Atatürk üniversitelerinin sınavsız ikinci ünv.programları var. Mutlaka başka ünv.lerin de vardır ama en yaygın ve en çok öğrencisi olanları tercih etmenizi tavsiye ederim ki sınavlara bulunduğunuz ilde girebilesiniz.
İkinci kez başvuranlardan sadece harç isteniyor :)
Yarına kadar düşünen, ilgilenen olursa ,bildiğim ve elimden geldiği kadarıyla yardımcı olmaya çalışırım.
Sevgiler...
*** Auzef ( İstanbulÜnv. ) 'e  kayıt için istenen belgeler;

• “ASLI GİBİDİR” onaylı Diploma/Geçici Mezuniyet Belgesi (Noter veya mezun olunan fakülteden)
• 1 Adet Fotoğraf
• Nüfus Cüzdanı Fotokopisi